Ramazan ayında Diyanet’e ve ilahiyatçılara en çok soruların başında orucu bozan şeyler konusu geliyor. Karar gazeteci muharriri Ahmet Taşgetiren, köşesinde değişik bir yazı kaleme aldı: Kul hakkı yemek orucu bozar mı?
Taşgetiren’in yazısının ilgili kısımları şöyle:
“İnsanlarımız orucun bozulması konusunda hassastır. Onun için dini sorunları yeterli bildiğini düşündüğü bireylere, makamlara “Sakız çiğnemek orucu bozar mı, denize girmek orucu bozar mı, iğne yaptırmak vs…” üzere sorular yöneltir.
Ben de bugün yazımın başlığına “Kul hakkı yemek orucu bozar mı?” üzere bir soruyu koydum.
“Kul hakkı” kapsamına, bir diğer insanın “hak” alanına dahil olan her şey giriyor. Sanki insanların hak alanına giren şeylerin ihlali durumunda oruca bir şey olur mu?
Neler mesela?
-Mesela bütün toplumun hakkı bulunduğu için “kamu malı” diye nitelenen bir şeyi haksız yere ele geçirmek, kullanmak orucu bozar mı?
-İhaleye fesat karıştırmak ve birilerine haksız yarar sağlamak mesela…
-Trafik kuralını ihlal etmek mesela…
-Eşini dövmek, hakaret etmek mesela…
-Sosyal medyada bir insan hakkında iftira atmak, “harp hiledir” mantığıyla her türlü bilgiyi paylaşmak mesela.
-Devletin birilerinden topladığı paraları KKM diye birilerine aktarması mesela…
-Siyaseten hareketli günler yaşıyoruz. “Bu süreçte her şey normal” diyerek hakikat mu palavra mı olduğuna bakmaksızın rakiplerin haysiyetini rencide edici kelamlar söylemek mesela…
-Kur’an’ın tabiriyle “Göz kaş işaretiyle bile olsa birisiyle alay etmek” mesela…
-Mülakatta hak yemek mesela…
-Rakiplerimiz için hata üretmek, mahkemeleri rakiplerimizi tasfiye etmek için kullanmak, yargı yetkisini kullanıyorsak, haksızlıklara araç haline gelmek mesela…
Eminim sizler de kendinize bakıp, etrafınıza bakıp bu unsurları çoğaltacaksınız.”
Taşgetiren yazısında Hz. Muhammed’in bir hadisine yerverdi:
“Hazreti Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
“Oruçlu bir kimse palavrası ve palavrayla iş yapmayı terk etmezse onun yemesini içmesini terk etmesine ALLAH’ın hiçbir gereksinimi yoktur.” (Buhari, Savm, 8.)”